10 Eylül 2017 Pazar

Günlerden / Edip Cansever

Evet evet
Doğrusu bilmiyorum
Dalıp dalıp gidiyorum böyle
Dalıp dalıp gidiyorum ve dalgınlığımda bir kent
Bir duvar, birde sen,duruşunda güz özellikleri
Dostlar,bütün dostlar içeride.

Bir kent mi,bir yüz mü,binlerce yüz mü,bir kent mi
Beyaz mı,daha mı beyaz,o kadar çok mu beyaz
Bütün bunları kendime bir adres gibi sorup
Hüznüme,kalbime,soğuğuma
Gelecekten arta kalan bir mutluyum

Ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum
Dünyanın bu küçük sesini işit
Bak,bir dalı,bir örtüyü,bir denizi tutan ellerime
Nanelerden,ıtırlardan,ıhlamurdan gelen
Anlayamadığım sevgililik
Var ya
Yani uzaktan yüzünü bile seçemediğin birinin
Adı en sevdiğin şairin adıyken

Soruyorsun bir de
Gülüyorsun,gül ya,neden gülmeyeceksin
Ağlayacaksan ağla işte
Bir gülüp bir ağlayacakken böyle sen
Soyulmuş bir dilim ayva yetişiyor gözlerime
Kaynamış suda pembeleşirken
Kederlerde bütün yüzler birleşir
Ve unutma gereklidir
Bir başka bakışında da gök yüzleri vardır,düz
Kuş sürüleri vardır eğri
Bir sana bir ayak bileklerine bakanların dünyası da vardır ki
İster kıyıları çekine çekine döven sulara benzet
İster ağır ağır yanan yaprak kümelerine
Anlıyor musun
Anlıyorsun elbette
Ne yaparsan yap yürürlüktedir yetinmezlik.

Maviyi soruyordun,gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
Bir renk değildir mavi huydur bende
Ve benim yetinmezliğimdir
Ve herkesin yetinmezliğidir belki
Denecektir ki bir süre
Ve denecektir
Bir akşam üstünü düşünmek bir akşam üstünü düşünmekten
Başka nedir ki


Gelecekten utanarak dönen bir sevinçliğim
Ya sizler
Ey sırasını beklemeden gelen Akşam üstleri

Edip Cansever

Hiç yorum yok: