4 Nisan 2017 Salı

Deneme 12

Hayal kırıklıkları ufacık ufacık damlar, damlar; göle dönüşmeden barajı boşaltmak gerekir. Ne yapıp edip bir yolunu bulmalı. Dolmasın o göl; kah ağlayarak, kah konuşarak ve belki de susarak boşalsın. Birikmesin yeter ki.

Peki bunca telaşın, bunca yanlışlığın, yanlış anlamaların, yanlış anlatmaların arasında nasıl olacak?

İnceliklere hangi arada derede fırsat bulacağız? Ya, anlatmaya çalıştıkça giderek dibe batarsak. Ya fazla konuşmanın zehir edici sonuçlarına ulaşırsak? Nasıl temizlenecek ortalık? Alaycı, "sen de herkes gibisin" bakışlarını nasıl sileceğiz sevdiğimiz gözlerden? 
Var mı bunun yolu..

"İnsan" öyle acılı ki tecrübelerinden, öyle alışmış ki kolay vazgeçişlere, yüzüstü bırakılmalara,  öyle değersizleştirilmiş ki..Kaygıları artıyor en ufacık bir detayda. Biliyor ki konuşsa bir türlü, sussa başka türlü..Hangisini seçeceğine şaşırıyor insan. Telaşını gizlemeye çalıştıkça saçmalıyor. 

"İnsan" öyle yorgun ki hassasiyetlerinden...Aslında korktuğu karşısındaki değil, kendisi...Kendi dünyasında hissedebileceklerinden korkuyor. 

Ve tabi acımasız yargılardan çekiniyor insan...Basit hataların yıkımlarından, kıyım gibi yoksunluklardan. Belki de en çok sevdiği yüreklerde kredisiz kalmaktan ürküyor..

Sözcüklerden, sivriliklerden kaçınmak için kapıyor gözlerini, kulaklarını..Yok saymak kolay geliyor her defasında. 

Oysa...her şey bitebilir ve her şey taptaze kalabilir..Her ikisi de öyle mümkün ki...Keşke insanın kendi ellerinde, kendi dilediğince olabilse...

Hiç yorum yok: