29 Ocak 2017 Pazar

Sessiz Bir Akşam

......Bana diyor ki "yazmıyorsun". 

Oysa bilmiyor ki benim içimden sürekli hikayeler geçiyor, adım sıra yaramaz cümleler, şekilsiz şiirler üşüşüyor gözlerimin önüne. Dağınık gezdiklerinde bir yere varmıyorlar. Ama ne zaman bir araya gelseler mutlaka yoluma çıkıp beni durduruyorlar. Devam etmeme engel olmak ister gibiler..Direnemiyorum bazen. "Haydi diyorum nereye istiyorsanız oraya gidelim madem". Sonunu düşünmeden düşüyorum peşlerine. Şehirler değiştiriyoruz birlikte, uzun uzun yürüyoruz, hiç bilmediğimiz insanların yaşamına dahil oluyoruz. 

Bazen geçmişin tozlu bir sayfasında buluyoruz kendimizi, ki çoğu zaman böyle oluyor. Sürekli aynı sokaklardan, aynı sahnelerden geçiyoruz. Zorla izlettiriyorlar "eski beni" bana. Gözlerimi kapatacak oluyorum veya kulaklarımı; ellerimi tutuyorlar sıkı sıkı. Mecbur görüyorum, mecbur duyuyorum. "Neyse ki gözlerim de kulaklarım da bozulmaya başladı ağır ağır" diye saçma bir teselliye girişiyorum. 

Bazense gelecek midir, neresidir, kimin hayatıdır bilmediğim yerlere sürükleniyorum. Tanımadığım insanlar, şehirler; bilmem ki belki bambaşka kıtalarda oluyoruz. Yabancı kıyılara düşüyorum veya yolunu izini bilmediğim sık ormanlara. Bir bakıyorum göğe uzanmış gökdelenlerin arasında kaybolmuşum. Etrafımdaki yüzler silik, kimseyi çıkaramıyorum. Konuşmaya çalışıyorum; sesim çıkmıyor. "Peki" diyorum ve yürümeye devam ediyorum. Belki de bir hayaldir bütün bunlar. Belki kendimin bile değil, başka insanların düşlerinde dolaşıyorum, kim bilir. 

Cümleler sürüklerken beni, susup devam ediyorum. Sabırla bekliyorum yorulurlar diye ama asla kendi kendilerine caymıyorlar. Ben yorgun düşüyorum eninde sonunda. Diz çöküyorum önlerinde. "Ne isterseniz yaparım, yeter ki döneyim artık evime, sevdiklerime" diyorum. Neden sonra, bana acıyorlar belki, bırakıyorlar beni aniden. Puff, bir anda buhar oluyorlar sanki. Böyle oluyor hep; onlarla gidince dengemi yitirir gibi oluyorum. Başka bir dünyaya geçiyorum ve dışarıdan görünen halimden eser kalmıyor. Hayatım, "benim" olmaktan çıkıyor, ben sanki başka bir hayatın peşinden sürükleniyorum. 
Benim bıkkınlığımla pes edip gittiklerinde ise, ne zaman dönecekleri belli olmuyor. Biraz küsüyorlar sanki bana. Onları tuhaf bir şekilde özlüyorum ama yokluklarında soluklanıyor, dinleniyorum. Çünkü eninde sonunda geleceklerini biliyorum.

İşte böyle; düşünerek yazılmıyor ki; "yazmak" göz yaşı gibi, tutulmuyor, akıp gidiyor. Üstelik tamamen kendi özgür iradesiyle..Bekliyorsun haftalarca, aylarca; bir damla düşmüyor.. Sonra en beklenmedik anında, koşa koşa akmak istiyorlar.

Sense boyun eğiyorsun...

İşte böyle..

Hiç yorum yok: