6 Eylül 2016 Salı

Deneme 11

Geçen zamana rağmen hala biraz tedirgindim. Ondan ötürü değil, kendimden ötürü elbette. Çekinerek ama bu çekingenliği kapatmak istercesine aniden bıraktım elimdekini ona doğru. Öyle güzel gülümsedi ki aniden, kapkara yağmur bulutlarının yavaşça dağılması, sıcacık güneş ışıklarının azar azar sızması gibi aydınlandı yüzü. O an, o dört duvar arasındaki zaman durdu, tüm cisimler tüm insanlar birer ağaca dönüşüverdiler. Uzanıp öpmek istedi beni..Ben yine aynı tedirginliğimle sarıldım, sımsıkı...Ona sarılırken aslında, aramızdaki görünmez bağlara sarılıyordum, bilmiyordu. Enerjisini aldım, enerjimi verdim..Yaşam hücrelerini tazelemek istedim. Yorgunluğu varsa almak, sıkıntılarını yok etmek istedim. Mümkün müydü hiç bilemeden. Oysa en iyi bildiğim şeydir bu; "sarılmak" öyle iyileştiriciydi ki eğer hakkını verirsen..Şair çok haklıydı; "sevmek" her şeyi düzeltiyordu. Koca şehrin ortasında; sayısız baskının ağırlığı altında ve bir çok özgürlüğünü yitirdiğin vahşi bir düzene boyun eğmişken, sadece "sevgi" ve sevgiyle yapılanlar -insan- hissettiriyordu. Yaşamanın tadı böyle çıkıyor, zayıflıklar böyle böyle yok oluyordu. Gücü; kendi içimizden alıp sevdiklerimize dağıtıyorduk bile isteye, sevdiklerimizden alıyorduk yine, sonra içimize saklıyorduk belki. Bir daha gerektiğinde kullanmak için. Ruhlarımızı güçlü kılan kimi zaman kelimeler, kimi zaman cisimler veya tarifi olmayan tavırlar oluyordu. Bazen bir dost, bazen sevgili veya sevimli bir hayvan, küçük bir çocukla ayakta duruyorduk..Başka yol olmadığını bilerek, deneyimleyerek..