27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bir Temmuz Günü

Olimpos'un tenha, gölgesiz plajındayım. Yanımda masal adam, uzanmış kitabını okuyor. Sarı sakalları iyice uzamış, parmak uçlarım bayram ediyor. Kokusunu duyduğum onun teni mi yoksa önümde uzanan uçsuz bucaksız mavilikler mi bilemiyorum. Burada denizin rengi eşsiz, mavi-yeşil. Orman mı daha güzel yoksa açık deniz mi karar veremiyorum. Gözüm etrafındaki tüm insanları yok sayıyor. Doğa öyle üstün ki buralarda... Kitap okumaktan başka hiç bir işim yok. Bir yüzüyor, bir kuruyor bir kitap okuyoruz. Saatten haberim yok, ayın hangi günündeyiz bilmiyorum. Tuhaf ama hiç bir telaşım yok. Hiç acelem yok. Dakikaların bunca yavaş geçmesine hayret ediyorum sadece. Yanımda masal adam, uzanmış yanıma boylu boyunca...Omuzlarında dinleniyorum. Burnumda hiç geçmeyen deniz kokusu..Ona yaslanarak, ona sarılarak atıyorum yorgunluklarımı..Basit bir günün nasıl bu kadar güzel olabildiğine şaşalıyorum. Şehir uzak, tüm insanlık uzak buralara. Gölgeler seyrek, tek derdimiz derine ulaşıncaya dek tabanlarımızı gıdıklayan yuvarlak taşlar. Üzerimiz mis gibi tuzlu, hiç bir şeyi umursamamanın derin hazzını hissediyorum. Şuan durduğum yerde, hayat öyle basit ki. Çözümsüz ne var diyorum "ölümden" başka.. Ayakta dimdik duracak, biolojik ve psikolojik iyilik hayatın tek anlamı, görüyorum...Bir de sevebilmenin binbir rengini öğrenmişsen, değme keyfine..

Hiç yorum yok: