21 Mart 2016 Pazartesi

Sessizlik

Bazı günler sessizlik iyi geliyor. Kimse konuşmasın, şehir tamamen sussun istiyorsun. Sevdiğin insanların bile sesine kapatmak istiyorsun kulaklarını. Ve bir adım daha gidecek olursak kendi iç sesini bile susturuyorsun. Sakinliğe, dinginliğe tutunmak istiyorsun. Şehirlerimizde  ardı ardına bombaların patladığı lanetli günlerden geçiyoruz. Birlikte öldüğümüz halde hale "bir" olamıyoruz maalesef. Koca bir ülke ayrı ayrı gayrı artık. Çünkü arsız insanlar her yerdeler. Sadece farklı fikirlere sahip oldukları için değil, fikirsizliklerinden, zalimliklerinden içim buz gibi oluyor. Alışveriş yaptığın esnaf olarak, iş yaptığın insan olarak, aynı toplu taşımada her gün karşılaştığın insan olarak, yakın arkadaşının ailesi olarak veya komşun olarak her yerdeler. Senin gibi bakmaları değil isteğin; bu kadar belirgin kötülüklere karşı durmalarını istiyorsun. Ama artık umut yok. Umudumu kaybettiğim anlar birbirine ekleniyor. Bir delikanlının "abla yarım saat sonra evdeyim" dedikten 2 dakika sonra ölmesiyle, bir bebeğin arabasında tatlı tatlı etrafına bakınırken ağır yaralanmasıyla, gezmeye gelen ve mutlu mesut doğum gününü geçiren turistin yüzünde patlayan gülümsemesiyle yok oluyor içimdeki umut. Daha kötüsü dünyanın her yerinde her an yaşanıyor tüm bunlar. Tabi yakınlaştıkça gerçekliği daha çarpıcı, daha yakıcı oluyor.  Tedirgin yaşıyoruz. Güzel olan ne varsa donup kalıyor aklına daha gelir gelmez. Hakkın yok gibi hissediyorsun. Bu sene, ilk yaz bile umut vermiyor. Çocuğuna bakıp vicdan azabı duyuyorsun. Onları nasıl kurtaracağız, bilmiyorsun. Elinden gelen tek şey, sabahları şehrin merkezine giden sevdiğine daha sıkı sarılmak..Başka ne yapsan boş geliyor. Daha ne kadar kötü olacak diye düşünürken, susup izliyorsun sadece. Sessizlik...

Hiç yorum yok: