5 Kasım 2015 Perşembe

Otursak Seninle

Bir otursak karşılıklı; 
etrafta kimse olmasa, 
çıt çıkmasa yer küreden,
görüntüler silikleşse
kuşlar uçmaya ara verse,
rüzgar bile ses etmese.
Ne güzel konuşurduk,
ne uzun dinlerdik birbirimizi. 
Ne eksik kalırdı ne fazla ruhumda.
Bırakırdım belki tüm kavgalarımı. 
Doya doya ağlar, 
doya doya gülerdim yanında.
Bir otursan karşıma; 
saatler dursa, zaman izafi olsa, 
sessizce çizgilerinden takip ederdim seni.
Hiç konuşmadan anlatacaklarını dinler,
susarak eşlik ederdim sessizliğine.
Gülüşünün altındaki yaraları 
tek tek birbirine eklerdim.
Bir otursan karşıma; 
hiç kaçmaz, kavga ederdim seninle.
Korkmaz, kaygılanmazdım hiç.
Bir otursak seninle, uzun uzun;
ara ara gözlerimiz ıslanırdı.
Bir benim gözlerim seninkileri takip ederdi
Bir seninkiler..
Buluttan nem kapacak olsam
boşverir, gülümser geçerdim yanında.
Sen yanağımdaki çukurlara uzanırdın,
ben saçlarından öperdim.
Ve sen bana yakın oldukça
ben kendimle barışırdım.

Seni Sevdim - "Gülten Akın" Anısına

Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
"Uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil 
Nasıl yürür özsu dal uçlarına 
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara 

Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim 
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü 
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu 
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek 
Soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı Ağustos dindi 
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi 

Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar 
Ve onların yoğun boyunlu kadınları 
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa 
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce 
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde 
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce 
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz 
Senet senet satılmadan önce 
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp 
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce Seni sevdim. 
Artık tek mümkünüm sensin.

3 Kasım 2015 Salı

Siyaset mi Hayat mı?

Aklımızın almadığı günlerden geçiyoruz, yine, yine. Umutlanmaya başlarken tekrar başa döndük. İki gündür sanki herkes moralsiz herkes üzgün. Oysa bizler azınlıktayız. Ne yazık ki yabancı gibiyiz. Her şey bir yana en çok anlamakta zorlandığım; insanların "sevdiklerinizle siyaset yapmayın, kafanıza siyaseti fazla takmayın" yorumu. Bu olanları "siyaset" diye adlandırmak çok hafife almak olur bence. O kadar basit değil. Bizler bu konuları düşünmekten, konuşmaktan, okumaktan veya tartışmaktan zevk almıyoruz. Apolitikliğimiz keyiften yok olup gitmedi. Avrupa'nın kuzeyinde huzur içinde yaşayan bir toplum değiliz ki siyaset konuşmayalım. Bu olanlar geleceğimizdir, siyaset diyerek geçemezsiniz. Muhtemelen izleri nesiller boyu sürecek bu günlerin. Bu yüzden çoktan kendimizden geçtik, çocuklarımızın nasıl bir yaşamı olacağına dair endişeleniyoruz. İnsanlar çaresizlikten,ellerine fırsat geçşe koşa koşa ülkeyi terkedecek duruma geldiler. Neden peki? Ortadoğu pisliğine bulaşmaktan, hayatımızın her alanına müdahale edilmesinden, muhalif olan herkese en hafif diliyle "kötü" muamele edilmesinden, hukuksuzluktan, ormanların satılmasından, her yere "hizmet" adı altında betonlar dökülmesinden, en basit fırtınada hortumların çıkmasından, en güzel deniz kıyılarının satılmasından, ana okullarında dahi önce "din" in öne çıkmasından, aynı fikirde olmayan insanların ikinci sınıf vatandaş haline getirilmesinden, ülkemize tüm dünyayı korkutan örgütlerin girmesinden bahsediyoruz. Bunlar siyaset mi? Hayatımızın ta kendisi mi? Bunlara "siyaset" deyip geçenler herhalde dalga geçiyor olmalılar. Veya daha kötüsü umursamazlıkları o kadar arsızlaşmış ki, tüm bu konularla ilgilenmemizi hor görüyorlar. Bir başka ihtimalse yok sayarak kapkara vicdanlarını temizlemeye çabalıyorlar. Kusura bakmayın ama biz uyanalı çok oldu. Uykuya tekrar dalacak huzuru bulamıyoruz. "İstikrar" adı altında hayatımız mahvediliyor. Mucizelerle kazanılmış topraklar riske atılıyor; bin bir zorlukla çağ atlatılmış bir toplum cahilleştirilerek giderek geriye gidiyor. Peki istikrar ile zenginleşen kim? Dolar son 12 senede hiç mi yükselmedi? İşsizlik artmadı mı? 12 senelik iktidar gücüyle yapılan ve boyunlarının borcu olan hizmetler neden gözlerde bu kadar büyütüldü? Neden insanlar alevi olan komşularına kötü gözle bakmaya başladı? Neden herkes hoşgörüsüz ve mutsuz? Neden kadınlar daha çok öldürülmeye başlandı? Evet haklısınız, siyasiler gelir geçer ama geçerken ülkeyi karanlığa götürmesinler derdindeyiz. Bir siyasi lidere Tanrı muamelesi yapılmasına karşıyız en basitinden. Sizler uyumaya devam edin güzel güzel. Biz huzursuz olduğumuz sürece, siz uyudukça ve sizin vurdumduymazlığınızdan, vicdan yoksunluğunuzdan kurtulmadıkça rahat olamayacağız. Ve sonuna kadar "siyaset" konuşacak, yazacak ve tartışacağız. Umudumuzu ve bu ülkeyi kimsenin kirli amaçlarına teslim etmeyeceğiz. 

1 Kasım 2015 Pazar

Vazgeçmeyen Ruhun

Hayat; vazgeçmek nedir bilmeyen insanları aramakla geçer. Yönünü, duraklarını, sevdiklerini yitirirsin ama duyguların seni hiç bırakmaz. Sadece umut, ayakta tutar en zor anında. Vazgeçirmez duygularından. Seni sen yapan ve özel kılan duyguların ve onları yaşama-yaşatma biçimindir. Ağır gelir çoğu ruha...Garipsemiş gibi yaparlar. Seni tuhaf adlederler ve kendine yabancılaştırırlar. Bir an için inanırsın bile onlara. Çünkü onlar hep çoğunluktur. Çoğunluğu normalleştiren zalim düzene boyun eğersin..En azından dışarıdan. Ama ya iç dünyan..Ufacık mimiklerinle ele vermek dışında dışına yansıtmadığın ruhun? Hiç boyun eğer mi? Asla..Ruhun seni senden çok sever. Ruhun seni güzel kılar ve herkese direnir. Maskeleri düşüren de sana maske takmanı öğütleyen de ruhundur. Beyninle yüreğin arasında müthiş bir lokomotiftir. Durmadan çabalar ve seni sana sevdirir. Seni sana sevdirdikçe, yaşama ve insanlara bağlanırsın. Umrunda olmayan çoğunluk artık normal de olsa, onları hiç mühimsemezsin. Seni kıran sadece hislerinin hep yapayalnız kalmasıdır. Ama üzülmezsin çok da. Üzülmemelisin; bir sessiz bakış, üzeri kapalı bir kaç sözcük, bir çocuğun sıcak elleri, bir insanın akla sığmayacak güzelliği güç verir. Hayat böyle devam eder bütün kahrına rağmen. Ve aslında hayat fazla zalim ama fena güzeldir.