19 Haziran 2015 Cuma

Paragraf Başı Şiiri-Didem Madak

Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında
Bu boşluğu bir masal doldurmaz
Kanalizasyondan fırlar bir cadı,
Başını engizisyona çarpar.
Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.
Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların
Isınır ve patlardı
Beyaz çiçekler açardın sonunda
Bahar dallarının hatırına beni anla.

Küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda
Hep böyle uyudum yıllarca
Sanırdım,
Bir gün doğuracak beni bu yatak
Son ve o en büyük sancıyla
Sanırdım
Tanrı bırakmış beni kocaman parmağıyla
Bir yumuşak çiçeğin ortasına
İçimde bir kedi durmadan oynardı
Parmak kızın DNA sarmalıyla
Alice’den çalıntı gözyaşlarım
Çiğ taneleri olurdu sabahları yastığımda.
Ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle
Hangi hayat süslendi senin için bu kadar.
Su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla
Beni anla.

Kurşun kalemin hatırına beni anla
Razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında.
Toprağın seviyesine ineceğim
Anlamalı beni mezarım da
Bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım
Artık beni anla.

Annemin bir şiir defteri vardı
Yaprakları gitgide sarardı
Hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda.
Sanırdım
Bu dünya karaciğerinden hastadır
Sanırdım
Boyama sarışın bir kadındır zaman
Hep hayatını anlatır.
Eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma
Dekolten fazla kaçmasın aman,
Ayıplar sonra Anadolu yakanı kapa
Konuşma, konuşmak istemezsen
Ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla
Hep aynı şeyi söylerim
Beni anla.

Yeni bir şarkıya başla
Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya
Şarka gittin geldim ardından
Hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı.
Kalabalık avlular, yüksek duvarlar
Başımız döndüydü hatırla
Sürmeleri ne karaydı kadınların
Herkesi bir yere sürer ya dünya
Gözlerine sürülmüştü orda kadınlar.
Belki sen yoktun orda
Güller vardı.
Ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha,
Ba ‘su ba’del mevt
Hayata daha çok vardı
Beni anla.
Hatırla tavus kuşları vardı
Aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı.
Ben doğmamıştım daha hatırla.
Bak, işte burada.
Susan kadınlar vardı
Ben susamamıştım
Ama herkes içmişti.
Belki sen yoktun orada.

Aklımın taş kaldırımlarında dolaşırdı adamlar
Ayak seslerini dinlerdim
Perdem aralıktı, ışığım açık
Nedendir diyordum durmadan
İnsanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş Allah
Sanırdım
Allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık
fotoğraflarda.
Ağlamıştık
Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
Gözyaşlarımız simsiyahtı
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.

Didem Madak

18 Haziran 2015 Perşembe

"İnanmak"

Sevgilime...

Bardaktan seni içmek
Seni teneffüs etmek havada...
Dolaşmak, dolaşmak sana dönmek
Seni bulmak yuvada...

Yolumuzda aylar, yıllar
Basamak basamak...
Basamakların çıkamadığı yere
Kanatlarınla çıkmak...

Boşaltmak takvimden günleri
Günlerin üstünden yollara bakmak
Rüzgarla esmek, sularla akmak...

Baharı yollamak yollara
Alıkoymak bir nisanın tadını...
Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koynunda söylemek asıl adını...

İnanmak, inanmak, inanmak
Ninnilerinle uyuyup, türkülerinle uyanmak

ARİF NİHAT ASYA

17 Haziran 2015 Çarşamba

"Ben Sana Mecburum Bilemezsin' Şiirinden

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu 
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından 
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman 
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Attila İLHAN

16 Haziran 2015 Salı

Kelimeler

Masum birkaç harf yan yana gelsin bin çeşit hikaye başlar içinde. 
İrili ufaklı kelimeler hele ki sek sek oynamaya başlarlarsa vay haline..
Elinden tutar çocukluğunun en güzel bayram sabahına götürür, dolaşır gelirsin.
İlk okulun, ilk sınavın, bazen ilk aşkın heyecanını sarar başına, ellerin titrer.
İnsanlardan yorulduğunda sığınmak istediğin küçük kasabaya gönderir bazıları; insansız hava sahasıyla ödüllendirir. Kimisi hayal kırıklıklarının, öfkelerin olmadığı bir ütopyayı yaşatır bir film fragmanı tadıyla. Ama bazıları fena olur yan yana geldiklerinde. Yakışmazlar birbirlerine ama bilemezler. Fırtınalı denizlere atarlar seni, can yeleği bile uzatmazlar; acımasızlıkları fena çarpar adamı. "Hayat dersidir" der acıtsa da tekrar tekrar okumak istersin. Kimi de alay eder senle, eğlenir istediği gibi, sendeki karşılığını bilsin bilmesin, gülümser sana. Dayanamaz sen de gülümsersin. Ama sakın hakkını yeme bazı kelimelerin; en zor gününde elinden tutar ve hatta hiç bir insanın yapamadığı kadar sıkı sarılır, korur kollar seni, sokulur ağlarsın onlarla. Yaralarını sarar, kalbinin kırıklarını onarır. Kelimeler, kelimeler bazen mutlu eder bazen mutsuz. Biri olmadan diğeri olmaz bilirsin, ses etmezsin. Kelimeler hediyedir, vazgeçemezsin.

15 Haziran 2015 Pazartesi

Sen hala..

"....imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın,
ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın geçmişim,
dile dökülmeyenin tenhalığında,
kaçırılan bakışlarda,
gündeliğin başıboş ayrıntılarında,
zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki
herhangi biri sanıyordun,
biraz daha fazla sevdiğim,
biraz daha önem verdiğim.."

Murathan Mungan'ın Yalnız Bir Opera Şiirinden...