15 Mayıs 2015 Cuma

Göründüğün Gibi mi Olduğun Gibi mi?

Şeklin şemalin, halin tavrın ruhunu yansıtıyor mu? Uyumsuz olan hangisi? Görüntün mü ruhuna aykırı, ruhun mu görüntüne ayak diriyor? Bilmediğinden bu karmaşa değil mi? Yorgunluğun hep bundan. O yüzden kalabalıktaki kendini, yalnızken tanıyamaz oluyorsun. 
Çoğu zaman fazla konuşuyor belki fazla gülümsüyorsun. Aslında hiç alakan yok. Uçlarda düşünüp uçlarda hissettiğini söylesen ne derler sana? Uyumlu görüntünün altında kalıplarına sığmayan kim? En iyisi "sana ne bana ne" de geç, her şeye ve herkese boş ver. 
Yapamaz mısın? 

14 Mayıs 2015 Perşembe

Kan Bağına İnat

             "Gerçek dostlar Tanrının bize vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir"....

Çocukken sonuna kadar inandığın veya inandırıldığın "kan bağı" ne menem bir şey? Zaman geçtikçe tüm yaşanmışlıklar hep aynı şeye işaret ediyor. "kan bağı" sadece kağıt üzerinde yürüyen bir evlilik gibidir mesela. Daha kötüsü şirket evlilikleri gibi. Çoğu zaman zorunlulukla yürüyen ilişkilerdir sadece. İstisnalar yok mudur? Vardır ama her zaman olduğu gibi kaideleri bozmaz. Yeterince insan tanıdıysanız daha doğrusu yeterince insan hikayesi dinlediyseniz bilirsiniz ki hemen hemen herkesin hayatında vardır yalandan süren kan bağı ilişkileri. Oysa ne önemsiz. Yedi yat yabancı canından yakın olur, hiç ummadığın kadar ailen olur, ailenden yakın olur veya o meşhur "kan bağı"yla bağlı olduğunuz bir şehir dolusu insandan daha çok yanınızda olurlar. O yüzden yaş aldıkça önemsizleşir gider. Bağ kurmak çok güzeldir. En çok da hayatın size süpriz bir hediye paketi gibi sunduğu bağlar. Tamamen yabancı tamamen uzak bir başka insanla bağ kurmaksa kendinize verdiğiniz hediyedir. Zorlama bağları bırakın çözülüp gitsinler. Hayat size kan bağına ihtiyaç duymadığınız sevgiler versin. 

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Tarih

Dönüp dolaşıp aynı insanlara rastladın hayat boyu. Büyüdün, törpülendin ama o kadar. Hiç vazgeçmedin.Hepsini farklı zannettin ama biliyorsun her biri başka suretlerde aynı insan. Aynı sözcüklerle çınlatıp durdular kulaklarını. Aynı şekilde gülümsediler, aynı şekilde gülümsettiler seni. İlk önce fark etmezdin aynı şapşallığınla ama eninde sonunda işaretleri yerden teker teker toplar ve özenle yerlerine yerleştirirken kabullenirdin. Evet yine aynı insan. Gitmiş yüzünü gözünü, yaşını, boyunu posunu değiştirip gelmiş. Seni en çok ürküten uçurumların kenarından köşesinden dolaşa dolaşa aynı arızaları üstlenmiş, aynı anlamışlıkla ve yine aynı alaycı boşvermişlikle çıkmış gelmiş. Sonra da geçmiş karşına seni bin yıl önce tanımışcasına, her şeyi bilir gibi anlatıyor. Umursamaz, rahat ve kendiliğinden. Ama aslında "sensin" hep karşında gördüğün. Kendi yansımandan hep aynı hikayeyi yaşadığını zannediyorsun. İstediğin kadar ayak dire dur. Yine sen aynı yerde duracaksın aynı rolü oynacaksın bu hikayede. Uzat ayaklarını başını koltuğa yasla ve bir filmi seyreder gibi yine aynı insan olmanı hayret ve hasretle seyret. Bak bakalım ne kadar değişebildin, ne kadar aynısın?