30 Nisan 2015 Perşembe

Denemeye Devam

Konuşacak çok şey var...hayat bitmeyen bir umut aslında. Kimi zaman umut etmeyi kendine işkence etmek diye tanımlayabilirsin ama aslında umut her zaman ayakta tutan tek şey. Hayatım bitmeyen tekrarlar toplamı gibi. Kişisel tarihim hep tekerrür ediyor. Ve "insan sevmeyi" bırak yeni bir insanı tanımaktan bile bir kaç asır uzaktayken yine benimle alay ediyor. Beni kendimle yarıştırmayı hep sevdi alın yazım. Benimle alay etmeyi de sevdi. Evet durmadan değişiyoruz aslında ama asla değişmeyen temel taşlarımız ağardıkça güzelleşiyor sanki. Artık daha mı sağlam basıyor ayaklarım? Yürümeyi daha çok ihtiyaç edinir oldum. Yürümek hep güzeldi. Tesadüfler ve benzerlikler de . Şefkati ve sevgiyi uzaktan tanırım. O kadar olgunlaştım belki de. O ürkek hallerim geride kaldı. Çünkü kendimi tüm eksikliklerimle tüm arazlarımla kabullendim. Daha mutluyum sırf bu yüzden. Belki de daha umut dolu şeylerden söz etmeli. 33. yaşımda beni en çok üşüten kış sona erdi. Baharla beraber daha güzel cümleler kurasım var. Daha çok yazasım var. İnsanların okurken ne düşünecekleri endişelerini bir kenara bıraktım. Hiç tanımadığım insanlar ne kadar okursa kafi. Bu güzel bir his. Evet belki çok yumuşak bıraķıyorum karnımı. Belki çok açık ediyorum ama hala anlayan birileri çıkabiliyor. Anladıklarını hissettiren. Hayat güzel şey. Görüyorum ki hala azla yetinmeyi sevmeyen ve vazgeçmeyen insanlar var. Görüyorum ki kıyıda köşede hala birileri var konuşmaya değecek. Demek ki devam etmeli. Saklandıkları yerden çıkarmalı en güzel en umut dolu kelimeleri. İşitebilenlerle konuşmalı sadece. İyi insanlar hala etrafta. Yalnız,iyi,umutlu...


29 Nisan 2015 Çarşamba

Yavaş

Yavaş yavaş konuş benimle, kelimelerini sindirmeliyim. Seçtiğin sözcükleri dikkatle seç. Senin alelacele sarf ettiğin cümleler dikkat et de büyük anlam taşımasın. Kısa cümleler kur, basit kelimelerin dışına çıkma sakın. Dikkatli bak bana, kimselere benzemem ben. Bakarken bile kırabilirsin beni. Bin parçaya bölünmüş ve toplanmışımdır belki ama zarar görmemiş değilim. Hala anlamadığım o kadar çok şey var ki. Anlamaya çalışmayı çoktan bıraktım. Mantığından caydım her şeyin. Sadece hislerle düşünüyorum artık. Sıradan ol, herkes gibi ol. Ben insanlara inanmıyorum artık. Yeterince büyüdüm galiba. Hayat basitliklerle güzel. İçinden geleni yapmama izin versinler istiyorum sadece. Büyük anlamlar yaratmayı istemem. Fark ettiysen de kimseye söyleme sakın. Dışarıdan anlamasınlar;ayak tırnaklarımdan saç diplerime kadar duygulardan oluştuğumu.

28 Nisan 2015 Salı

Mavi


"Bir renk değildir mavi 
huydur bende,
benim yetinmezliğimdir" 
( Edip Cansever )

Hangi rengin hangi cinsiyet tarafından sevilmesi gerektiği dünyanın tuhaf çoğunluğu tarafından kalıplara alınmıştır. Bana kalsa "Mavi" erkek rengidir diyenin alnını karışlarım. Çünkü adım gibi bilirim ki mavi benim rengimdir. Annem "kızı olacak umuduyla" pembeleri hazırlamıştır ama seçme yeteneğimi kazanır kazanmaz hep maviye gitmiştir aklım ve ellerim. Mavi olan güzeldir, huzur verir. Misal gözde olursa hiç utanmam bakarım dibine dibine, kime ne? Dünyanın tüm denizleri evimdir eğer maviyse, yine bakarım uzun uzun, her tonuna ayrı sevdalanarak; "göğe bakalım" diyen olursa "maviyse tamam" derim,düşünmem. Peki ya mavi bir insana rast gelirsem? Eyvallah etmem önyargılarıma, hemen içim ısınır. Hiç ders almam yanılgılarımdan, hayalkırıklıklarımdan. Çünkü maviliklere kavuşan sokaklarda gezinmek gibidir masmavi insanlar keşfetmek. Şairin dediği gibi huydur, değişmez sadece alışılır. Öğrenilmez; ana dilin gibi aklındadır,dilinin ucuna gelir.  Boşveririm yani, mavi kalsın mavi gördüklerim ve ben mavileri sevmeye devam edeyim. Huyum kurusun..