23 Aralık 2015 Çarşamba

Yumruk

Eskilerden..

"Bambaşka bir insan çıkarmıştın kendinden. Tanımadığım, bilmediğim biri. Yanında geçen zamanı farketmezdim ya hani, o gün bir an önce bitsin diye dua ediyodum yanında. O halini görmek, bana o kadar yabancı olduğunu görmek içimi yakıyordu. Sevdiğim insana ne yapmıştın kim bilir? Giderken ardından baktım uzun uzun. Yürüdüğün o kısa yol hiç bitmesin istedim. Geri dönüp bakmadın, görmedin nasıl asfaltın derinine gömüldüğümü. Oradaydım arkanda, kollarınla uzansan dokunabilirdin. Ama avucunda gizlediğin bir şey varmışcasına sımsıkı tuttuğun yumruğundu sağ yanımda hissettiğim. Ellerim, ayaklarım kesilmişti o an. Yine o soğuk kış günü, nefret ettiğim kalın paltomun eriyip incecik bir tişörte dönüştüğü anı yaşıyorum. Öyle inceydi ki bedenimi saran kumaş, kalbimi kafesleyen kaburgalarım öyle yumuşaktı ki, elinin en sivri yerine dek hissetmiştim. O gün o koltukta yanımda oturan çocukla ruhlarımız değişsin diye dua ettim. Tanrı'ya o güne dek öyle içten bir dua edilmiş olamazdı fikrimce. Gerçek olmadı, ruhum o küçük çocuğun ardından el sallayabildi sadece. Vapuru bekledim sonrasında; hava bin kat soğudu beklerken veya ben donarcasına üşüyordum. Bana hiç beklemediğim bir anda armağan ettiğin sıcaklığının yerini buz kesen bakışların almıştı. Sokakta görüp ürkeceğin kuduz bir köpeğe bile o şekilde bakmazdın. Nereye gitmişti o deli sevgi bilmiyorum. Üzerimde palto değil yumruğunla erittiğin incecik bir kumaş parçası vardı ya, üşümeye devam ettim. Vapur geldi, istemeye istemeye bindim. Karşı kıyıya geçerken senin kıtana bakmaya devam ettim. Gözlerimi kırpamadım. Belki koşarak gelirsin belki "hepsi şakaydı" dersin diye bakmaya devam ettim. Olup bitene olan şaşkınlığım beni yanıltıyordu. Gerçek olabileceğine inanmak ağırıma gidiyordu işte. Ne dönüp ardına baktın, ne de şaka olduğunu söyledin. O an o kalabalık vapurda; aynı anda küçüldükçe küçülen bedenime inat ruhum yaşlandı. Saçlarıma yansımayan bu yaşlanma trajikti benim için. Ellerim hayret aynıydı, yüzümde çizgiler de oluşmamıştı ama içim yaşlanmıştı işte. Ne çocukluk kaldı ne yaşama isteği. Birazdan eve ulaşacaktım. İçeri girmeden maskemi takacak ve kimse bilmesin-görmesin-anlamasın diye en usta oyuncular gibi rol kesecektim. Bir an önce gece olsun da yalnız kalayım diye dakikaları sayacaktım. Oysa aklım hala ardına bakmayan ve beni o asfalta gömen bedeninde. Biliyorum ki herşeyi unutsam bile bugünü hiç unutmayacağım. Bugün çocukluğumun son günü.. "

Hiç yorum yok: