17 Mayıs 2015 Pazar

Mutlu Bir Gün

Bu, sıradan bir günlük yazısıdır. Sadece kendim için yazdığım ve güzel bir günü anlatan. Bugün benim 33. yaşımın sona erdiği, 34 yaşıma adım attığım gün. Şairin meşhur şiirindeki 35 yaşa bir adım kala, doğum günü kutlamaktan giderek uzaklaştığım, artık kızımın doğum gününü kendi yeni doğum günüm saydığım bu günlerde, çok keyifli bir gün geçirdim. Öyle ki burada bu günü anlatan bir yazı olsun bile istedim. Neşe dolu, mutluluk dolu bir gündü. Sabah ilk hediye Özkan'ın Deniz'i ikna edip benim uzun uzun uyumamı sağlamasıyla başladı. Tazelenmiş uyandım. Sonra Deniz...Kızım bu sene bana elleriyle hediye verip, beni öperek uyandırdı ve "iyi ki doğdun" şarkısı söyledi. Ancak bu kadar anlamlı bir başlangıç olur. Onun böyle bilinçlenmesi en büyük hediyeydi sanırım. Sonra sabahı şehrin en sevdiğim kıyılarından birinde Çengelköy'de geçirdik çekirdek ailecek. Deniz'in içime sevinç doldurduğu, Özi'nin ellerimi bırakmadığı bir sabahtı yine. Sonra akşam üzeri evden ailecek diye gittiğimiz Caddebostan'da en yakınlarımı buldum. Beraber büyüdüğümüz, ne olursa olsun hiç ayrılmadığımı ve doğum günümü kutlamaya alıştığım sevdiklerim. Öyle ki, onlarla "amaan bu yaşta doğum günü için insanlar toplanır mı yaa" endişesini hiç yaşamıyorum. Çünkü zaten hep onlar vardı. Bu rahatlığı bana hissettiren herkes yanımdaydı hemen hemen. Elbet gelemeyen bir kaç can dost ve canım ailem dışında.
Ama onların varlığı sesleriyle kulaklarımdaydı. Modern çağın iyi mi kötü mü bir türlü bilemediğimiz "facebook" u sayesinde gelen kutlama mesajları, her zaman arayacağına emin olduklarım ve beni şaşırtan, gülümseten, doğum günümü bilmediğini zannederken arayanlar elbette beni çok iyi hissettirdi. Annemle babamın sıcacık sesleri, akrabadan öte canlarım ve biricik yeğenimin gurbetten gönderdiği video, elleriyle yaptığı resim, abimin cümleleri.. İnsan yine de mutlu oluyor işte. Çünkü gerçeği yalanı ayırt edebilecek kadar büyüdük. Te çocukluğundan beri aramaktan hiç vazgeçmeyen insanlar,umuttan başka ne verebilir ki insana. Zorlaşan hayatı güzelleştirmekten başka ne yapabilirler?
Hayat hızla ve tüm telaşıyla koşarak ilerlerken, geçirdiğim senelere dönüp bakıyorum ve sesini duymak istediklerim, sıkıca sarılmak istediklerim hala benimleler. Evet bazen hatalar, eksikler, fazlalar oluyor yaşamına eklenen. Ama önemli olan yanına kar kalanlar. Gülümsemeni sağlayanlar ve bakmaya doyamadığım fotoğraflar. Bazen bir kucak dolusu papatya, bazen içten bir kucaklaşma, bileğe takılan bir bileklik, koleksiyonuna eklenen bir defter veya güzel günleri seyrettiren bir çerçeve. Ya da annenin babanın yakınlığı, çocuk kalemle çizilmiş bir resim, yazmayı hiç beceremediğini zanneden abinin en harika kelimeleri, kardeşinin Ankara'dan kucaklayan sesi...ne bilim teyzenin, dayının gerçek yakınlıkları, seneler sonra binlerce km uzaktan gelen mesajlar, hayatına yeni yeni giren ve özel olduğuna şimdiden emin olduğun insanların sıcacık dilekleri...Tüm bunlar için değmez mi doğum gününü sevmeye? Yaş almaya boşvermeye? Değer elbet. İyi ki varsınız...
Hepiniz :) İçten teşekkür ve minnetlerimle..En çok da bütün günümü rüya gibi geçirmemi sağlayan sevgilime.




Hiç yorum yok: