26 Mayıs 2015 Salı

Deneme 7

Yine "acaba çocuk muyum" diye uyandım, aynaya baktım ki 30 lu yaşlarımdayım. Meğer yan odada karyolasında uyumaktaymış çocukluğum. Rüyadan uyanıp İstanbul'un en eski semtlerinden birinden geçerken buldum kendimi. Öyle ki o mahallenin çocuk parklarında oynamışlığım var. Aynı mahallenin kulağımda bıraktığı melodi neler anımsatıyor bana neler. Ey hayat,elini uzatsan dokunacak mesafedeki insanlara hasret bırakıyorsun alacağın olsun. Biliyorum hayat sen insanı kabullendiği duygularla ödüllendirirsin. Kendi kalbine savaş açan baştan kaybetmiştir. O kayıp, duygular olur eninde sonunda. Oysa cümle içinde kullanamadığımız sevgilerimiz vardır bizim, kimsenin bilmediği. Sorsalar gülümser geçeriz, sormasalar gizleniriz. Bazen de sadece dağınık kalması gerekenler öylece bırakılmalıdır, olamaz mı? Bilirsin bazı insanlar parmak uçlarıyla yaşar. Dokunmadan hissedemezler. Tedirgin tedirgin uzanır parmakları bir başkasına. Duyduğu en güzel cümleler kulaklarına çarpar ama inanmaz. Birinin ancak kaleminden çıkarabildiğini bir başkası kolayca söyleyiverir. Ama yetmez. Sessiz sedasız çığlık attıp sesini duyaramadıklarınla konuşmak hayal olur ancak. Böyle günlerde içmek güzel bir fikir olur belirir. Zihinleri güzelleştirir, kelimelerin sırası, şekli bozulur, ağlamak basitleşir. İç ki rahatla, ağla, ferahla. Üstü başı çamur içinde kalmış bir umudu tarihe gömerken rituelin olsun içmek. Ey koca dünyaca şairin dediği gibi.......

"hey koca dünya nasıl da avucumuzdasın,
nasıl da parlıyorsun ay gözleri maden
çözdüğüm bütün bulmacalardan zorludur yüreğin..."

Turgut Uyar

Hiç yorum yok: