13 Haziran 2014 Cuma

Kendime Mektup 2

Hayat sürprizlerini üst üste mi vermeyi seviyor acaba? Oysa hiç de halim yoktu. Üşengeçliğin zirvesinde geziniyorum aslına bakarsan. Yorgunum ve bunun sebebini kimsenin anladığını düşünmüyorum.İçimde ve dışımda insanları temize çekmekten mi yoksa seneler süren sessizlikten mi bilmiyorum ama yorgunum. Belki hayat şuaralar durmadan düşünmeme sebep oluyordur. Soluklanmama izin verse dışarı kontrolsüz taşan öfkemin sona ereceğini görecekler aslında. Haklıymışsın meğer sen. Zamansız yüklenmişim dertleri en dertsiz günlerimde. O günleri daha umarsız geçirmeliymişim. Çocukken şımarık, gençken hırçın olmalıymışım. Hataları o günlerde yapmalı, kapıları sesli kapatmalı, kavga etmeli, belki ilk biramı o günlerde içmeliymişim. Sokaklardan eve hep geç vakitlerde dönmeliymişim belki de. Ben hiç yaşadığım yaşın insanı olamadım haklısın. 30'umdan sonra tanıdım kendimi. Yaraları bereleri, tozlu raflara sakladıklarımı yeni yeni kabullendim ve belki sevmeye bile başladım o tüm arazları. 30'umda öğrendim içmeyi, insanları boş vermeyi. 30'umdan sonra serseriliği ele aldım -ruhen-. Peki şimdi aynalara farklı mı bakıyorum sence? İnsanlar da görüyorlar mı benim gördüklerimi? Vedasız ayrılıklar yaşadığımı, bıkmadığım dinlediğim o eski şarkıları boşuna sevmediğimi, yanlış insanlara inanmış olabileceğimi, geçmişte bir yerlerde affetmeyi boşa harcadığımı ve kulağımdaki müzik sustuğu an yazamadığımı herkes görüyor mudur bana bakınca? Mecburiyetlerden bıkıp usandığım yüzüme de yansıyor mudur? Mecburen yaptığım en ufak davranıştan, istemeden yazdığım her cümleden, gönülsüz dudaklarımdan çıkan bir satır sözden, istemediğin gittiğim yerlerden, istemeden gördüğüm insanlara kadar ne çok şeyden bıktığım belli olmuyor mudur sahiden? Ama bunlardan herkes yorulur öyle değil mi? Madem kabullenme süreciydi en sancılı olan,tüm bu mecburiyetlerden ve hatta tüm mahcubiyetlerden teker teker arındığımızda özgür olacağız ne dersin? Ağlamaktan kahkaha atmak kadar çekinmediğimiz gün belki...Ya da insanları ayırmadan sevebilmenin güzelliğinden utanmadığımız gün...Etrafımda silikleşen kalabalığa değil de hep en sevdiklerime yansıttığım yanlışlarım üzüyor beni sadece. Bundan başka da üzüntüm yok artık. Hesabını veremeyeceğim bir hayalim, bir anı'm da yok. Her bir zerresiyle barışıyorum. Bilmez misin sanki, neşeyi de melankoli kadar severim ben. Bilirim ki kimse sonuna kadar çekmez suratsız mutsuz insanları. Haksız da sayılmazlar. Hüzün de güzeldir ama anlamsız yere kendini ve etrafındakileri mutsuz etmek cidden çekilmez. O yüzden buradan dönüp gidelim. Belki bir gün kendimizi o Ege kasabasında bulur, aynı anda mutlu olur, sadece çekirdek kadroyla devam ederiz yola...Sen hep yanımda kal..

10 Haziran 2014 Salı

Zaman Siler Demiştin

Bir gün sen geçmiş zamandın
bense yanında anlamların
gezinirken uzaklarda akşamları
her şey geçer demiştin
geçmeyen şeyler var şarkılarımda
zaman siler demiştin
silinmiyor yaşananlar
bir durak var yüreğimde
beklerken hep geciktiğim
sürüklerken beni sana mevsimlerim
her kaçış kendini yakalar
kaçamadığım şeyler var şarkılarında
her aşk bir mavi masal anlatılmayan

Murat Çelik