24 Ocak 2014 Cuma

Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi

21 sene önceydi. Bu ülkenin en dürüst, en çalışkan, en aydın insanlarından Uğur Mumcu'yu katletmişlerdi. Soğuk, dondurucu bir Ankara sabahıydı ve ben henüz 11 yaşımdaydım. Evdeki herkes çok üzgündü, sebebini anlayamadım.
Ama kısa sürede öğrendim. Bu memleketin çocukları erken büyümez mi zaten? Mecbur kalmadık mı? İnsanlar dürüst oldukları için, işlerini yaptıkları için ve hatta vatanlarını koşulsuz sevdikleri için öldüler, öldürüldüler, hapse atıldılar...Aradan geçen 21 sene malesef bizi iyileştirmedi. Yaralarımız derinleşti, çocuklar daha da erken büyümeye başladılar. Hala yürekli insanlar ölüyorlar veya özgürlüklerini kaybediyorlar. Elimizden gelense sadece hatırlamak, hatırlatmak. İşte bu yüzden aldığı tehditlerden ötürü arabasına binerken çocuklarını yanından uzak tutan o cesur insanı, Uğur Mumcu'yu unutmuyoruz. Hala O'nun gibi olmadıkça kimselere inanmıyor, sevmiyor, yolundan gitmiyor, OY VERMİYORUZ. Elimizden gelen belki çok küçük ama yine de vazgeçmiyoruz. Bizi de onlar gibi vurmaya devam etseler bile; mesleklerinin onurunu taşımaktan aciz, vatan sevgisinden yoksun, hayatı paradan ibaret gören soysuzlara inat UNUTMAYACAĞIZ.  

Yorgunuz


Bazı cümleler, şarkı sözleri, şiirler vardır. Siz O'nu okurken, O sizin içinizi okur. Hissettiklerinizin aynasıdır. Bir yandan "keşke ben yazsaydım" derken diğer yandan ferahlarsınız. Dudaklarınızdan çıktığı an içinizi rahatlayan sırlar gibi, söylemekten korktuğunuz her bir cümle gibi ferahlatır. 
Franz Kafka ne güzel demiş ne güzel yazmış. Üzerine günlerce konuşsak da azdır. Yaşamın özü bu cümlelerde. Şimdi bu satırları okurken "hissedemeyen" var mıdır acaba? Belki sevdiğinize hasretsiniz, belki sevdiğinizle beraber, belki sadece sevilmeye hasret. Ne fark eder ki? Yorgunuz ve aslında tek ihtiyacımız "O". Sonsuza dek..

22 Ocak 2014 Çarşamba

Blog'dan Siteye

10 senedir beraberiz Özkan'la.E tabi yazmayı sevdiğimi en iyi bilen insanlardan biridir kendisi.Bıkmadan yazdığıma,yazarak ferahladığıma şahittir.Ama bir o kadar da paylaşma konusunda çekingen olduğumu da bilir.Her ne kadar çekinsem de paylaşmam için beni ikna etti. "Bırak beğenen,isteyen okusun, gerisini düşünme" dedi.Blog açma fikrinde beni cesaretlendiren hayat arkadaşım sağolsun, sitenin tasarımı konusunda da çok emek vermişti.Şimdi ise blog'un ismi ile site adı alıp beni tekrar mutlu etti. Minnet ve sevgilerimle ;) 
Bundan böyle www.renklidaktilo.com ile yazmaya,kumaya ve paylaşma devam...

20 Ocak 2014 Pazartesi

Kontrolü Bırak

Kendini sevmek en güzel şey. Kendini suçlamak da en kötüsü. Her şeyin sorumluluğunu üzerine almaya çalışırsan veya her şeyi kontrol etmeye uğraşırsan bir gün tıkanır kalırsın, daralırsın. Sinir sistemin zarar görür, tepkilerin büyür, öfkelenmeler artar. Böyle anların arttıkça da kendine daha çok kızmaya başlarsın. Çünkü kalp kırmak sana göre değildir. Hiç hem de. O yüzden kontrolü sakince yere bırakacaksın. Çünkü hayat sana her gün yepyeni sorumluluklar verecek. Sorumlulukların çoğaldıkça da stresin artacak. Sakinleşmek, yavaşlamak zorundasın. Ne kadar başarabilirsen..
İnsan çok acayip bir makine. Hafızası zayıf. Hele ki konu olumsuzluklarsa. Mesela insan sevdiklerini hep en iyi halleriyle anımsar. Hayatın güzelliklerini daha kolay akıllarında tutar. Bir  
şeye dertlendiğin zaman "hayatta ne dertler ne acılar var, şükretmeliyim" diye aklından geçirip kendine kızsa bile asla bu fikirle yaşayamaz. Yine kendi dertlerine üzülmeye devam eder. Çünkü insan unutmaya programlanmış duygusal bir varlıktır. Hiç kızma yani kendine. "Neler neler olsa da hayatta" sen yine kendi dertlerinle meşgul olacaksın. Kandırma kendini. Bir de bunun duygusal yükünü omuzlama. Şükret ama üzüntülerine, sıkıntılarına, kafanı taktığın şeylere de saygı duy. Çünkü onlar da sana ait. Kabullenmekle başla. Ve gerçekten mümkünse kontrolü bırak. Şehir kalabalık, hayat zor, yapılacak çok iş, yetişilecek çok iş var. Koşturacaksan illa sakin kalmayı başarmalısın. Biraz okumaya, biraz yürümeye ve mümkünse sadece sana huzur veren insanlara zaman ayır. Daha iyi hissedeceksin. Deneme devam ;)

19 Ocak 2014 Pazar

Geceleyin

Gece dediğin ne acayip şey. 
Gündüze ait "sen"i birden bambaşka bir "sen" yapıverir.
Karanlıktan mıdır sessizlikten mi bilinmez.
Neler söyletir,neler yazdırır insana o şeytan gece.
Okudukların,dinlediklerin geceleri hep değişir. 
Aslında değişen sen-sin;
Aldığın kararlar, verdiğin sözler, kafa tuttukların hep fazla cesurdur. 
Aman dikkat. 
Sabah olunca hepsinden cayabilirsin.
Alkol etkisi gibi çarpar insanı gece, 
Gereksiz rahatlatır, gereksiz öfkelendirir. 
Veya sadece büyütür her şeyi. 
O yüzden hava karardı mı,sesler azaldı mı dikkat edeceksin. 
Adımlarını daha dikkatli atacaksın. 
Sabah olup örtüler kalktığında pişman olmayasın. 
Gece adamı rezil de eder vezir de...
Benden söylemesi ;)