16 Nisan 2014 Çarşamba

Hasret

Hasret tuhaf bir cisim. 
Özü güzeldir aslında ama bazen istemez insan. 
Saklamak veya yok etmek ister. 
Avucuna alıp ellerin acıyıncaya kadar kazdığın toprağa gömersin. 
Sonra uzaktan yeri anlaşılmasın diye elinden geleni yaparsın. 
Mesela üzerine taşlar, otlar filan koyarsın.
Düşün ki etrafında birbirine benzer yüzlerce taş var üstelik. 
Arkanı dönüp bir kaç adım attığında gözden kaybetmek istersin. 
Koşup gelsen de bulamayacağına eminsin ama 
o hasret seni bulmak istediğinde hooop elinle gömmüş gibi bulursun. 
Pardon ya elimizle gömmedik mi zaten :) 
İster ertesi gün ister mevsimler sonra çıkıp gelsen 
yine yerini kaybetmeden çıkarırsın onu. 
Bile isteye de değil üstelik, 
bir anda o üzerine örtülü çukurun başında bulursun kendini. 
Şaşılacak şey inatla toprakta çürümez meret,
sadece üzeri tozlanır.
Tozunu alıp yine sarıp sarmalarsın hasret'ini. 
Her neye her kime duyarsan duy, 
"hasret" hep aynı yerde seninle...
Arkana dönme boşuna. 

Hiç yorum yok: