27 Eylül 2013 Cuma

"İki Küçük Çocuktuk"

Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyorum. Elleriyle yüzünü kapatacak kadar utangaçtı. Bana sevdiği bir şiirin adıyla seslendiği gün kendi adımını atmıştı bana doğru. Daha önce tanıdığım bildiğim herkesten farklıydı. Gözlemlemesi de çözmesi de çok zamanımı almıştı. Sonra bir salonda yüzlerce kişiye şarkı söylerken buldum onu. Yine utangaçtı ama "buradayım" diyordu bir yandan biliyorum. Hani bazı anlar vardır, bilirsiniz ki o insan çok önemli olacak hayatınızda. İşte ben de "o an" anlamıştım. İç güdülerim beni yanıltmadı. Yazı yazmaya başlattı beni yeniden. Sayfalarca yazdım, sayfalarca hatta defter-lerce okudum karşılığında. Cümleleri, şarkıları sevdik birlikte. Çocukça ama bize çok gerçek gelen bunalımlar yaşadık aynı anda farklı sebeplerden. Hiç durmadan yazdık. Sonra o şarkıların o yazıların üzerinden seneler, okullar, sevdalar, yaşamlar geçti sanki. O benim yaralı yanım, öfkeli yanım, endişeli yanım oldu. Her zaman çocuktu gözümde, korumam kollamam gereken bir çocuk. Kırılgan, hassas, yara bere içindeydi. Kendi aramızdaki sorunlar yaşanırken dahi onun ellerimde paramparça olabilecek hali beni hep durdururdu. "Dağılıp ufalanacak" korkusundan büyük suskunluklar yaşadım. Sustum, bekledim, sustum, uzaklaştım ama her defasında kendi kalbimde buldum yine onu. Bitecek gibi oldu, bitmedi. Her zaman söylerim bittiğini kabullenmemiz gereken sevgiler gibi bazılarının da hiç bitmeyeceğini kabullenmeli insan. Kabullendiğim an huzur buldum ama mücadele etmeyi de bıraktım. Şimdi yetişkin kocaman insanlar olduk. Büyüdük. Kendi aramızda da ayrı ayrı yaşamlarımızda da fırtınalar atlattık. Kavgalarımız da oldu sessizce sarıldığımız da. "Niye" diye sorduğum zamanlar, çok yorulduğum zamanlar oldu ona dair. Biliyorum belki sevgisi gibi bu yorgunluklar da hiç bitmeyecek. Ama sessizce durup düşündüğümde hala çocukluğumuzda saatlerimizin geçtiği  o küçük odada buluyorum kendimi. Orada hissettiğim tanıdık huzuru bulmayı istiyorum yine. Buldukça da hep sürsün istiyorum. Çünkü onu, geçmişimizi, bana hissettirdiklerini seviyorum. Kaybedersem kalbimde bir parçanın yok olacağını biliyorum. Ve kaybetmekten hala korktuğun herkes pamuklara sarılmaya değerdir. Onun için veya kendin için, emeklerin için değerdir. Vazgeçme. Kalbin izin verdikçe sevmeye devam et. 

Denizin Delisi

Deneme 3

Ne yaşadın, ne hissettin, kimi nasıl, neden sevdin? 
Bu cevapları kendine verebildiysen şanslısın.
Ama kendin bile bilmiyorken, başkaları sorarsa ya? 
Bazen hiç bilemezsin. 
Çözebildiklerinin yanında bir ömür anlayamadıkların durur.
Kendini sorgular, yargılar, hırpalarsın. 
Oysa ki hiç gerek yok. Her insan bir dünyadır sana. 
O dünyada ne hissediyor ve yaşıyorsan sana aittir, senindir. 
Tariflere, hitaplara,kalıplara sığdırmana gerek yok. 
Benzetme, karşılaştırma, bırak neyse öyle kalsın. 
Dokunma hiç. Sevmek içinden geldiğince güzel değil mi?
Ne kendine ne bir başkasına hatta sevdiğin insana bile
hesap vermene gerek yok. Sormasınlar varsın onlar da.
Bilmesinler ne hissettiğini, ne kadar hissettiğini. 
Bırak ağladığın yastıklara, mutlulukla yürüdüğun sokaklara, 
kilitli kutulara, mühürlenmiş kalplere kalsın.
Dillerin, ellerin uzanmadığı yerlerde dursun.Senin kalsın sadece. 
Ve hatta sen de bilme, yorma kendini, üzme artık. 
Bırak öyle kalsın; dağınıksa dağınık.