25 Mayıs 2013 Cumartesi

17 Mayıs 2013- 32. Yaşıma Adım Atarken


Vay arkadaş ya. 26 yaşımdaydım ben en son. Oraya sabitlemiştim halbuki :) Ne güzeldi 20'ler..Dün gibi hatırlarım 17 yaşındayken 32. yaşındaki Dilek ablamı tanımıştım. Aklımda nasıl yer etti bilmiyorum ama bana çook büyük gelmişti yaşı. O'nun bana sürekli birşey anlattığında ardından "Benim yaşıma gelince anlarsın" dediğini hatırlıyorum. Bana o kadar uzak geliyordu ki 32. yaş. "Ne var canım şimdi de anlıyorum" diye ahkam kesiyordum. Hiç öyle değilmiş meğer. Çok da haklıymış. Onun nice anlattığı yeni yeni anlam kazanıyor.  Annemin lafıdır : " İnsan bir sene önceki aklını beğenmez" der. Ne haklıymış annecim. Her sene büyüyoruz hatta büyümek bitti sanki artık yaş alıyoruz ( dikkat dikkat yaşlanmak kelimesi katiyen kullanılmamalı ) Bu süreçte eski yaşa ait fikirler beğenilmez oluyor bazen. Her zaman değil ama bazen daha genç halini beğenmiyor insan. Duygularına bile şaşaladığın oluyor. Olgunluk iyidir be kardeşim..Olgunluk güzeldir. Sırtından da beyninden de hayatından da tüm yükleri yavaş yavaş atmaya başlarsın. Kendini tanıyorsun çünkü artık. Neyi isteyip neyi istemediğini o kadar iyi biliyorsun ki mutsuz edenlerden uzak duruyorsun. Hayatını daraltıp kalbini boşaltıp huzur buluyorsun. 30'lu yaşlar da güzelmiş en az 20'ler kadar. Artık kendimi daha da çok seviyorum. 32. yaşım kutlu olsun. Bana 32. yaşta hatırlattıkları için O'nun da kulakları çınlasın :) Bu yeni yaşa girerken yüzümü gülümseten herkese tek tek teşekkürler. Özellikle senelerdir yanımda olanlara ;)

Deniz Kızı İlk Adımlarını Attı


Henüz tam olarak yürüyor diyemesek de büyük gelişme var. Kızım bana hiç benzemedi bu konularda. Şahsen 10 aylıkken yürümüş bir insan olarak önceleri endişelendim ama sonra durumu kabullenip beklemeye başladım. Benim kız biraz tembel çıktı. 13. aya kadar sadece yuvarlanıyordu. Artık emeklemez derken bir baktık emekliyor. Bu sefer yürüme işi hayal oldu. Çünkü emeklemenin tadını çıkaran velet her istediği yere ulaşıyordu. Sırama, elimizden tutarak yürüme ve tırmanma emeklemenin ardından çok kısa zamanda geldi. İlk tek başına dımını Nazlı ablasına doğru atan Deniz, Antalya'da da tay tay durmayı ve adımlarını ilerletti. Şimdi sürekli denemek istiyor. 7-8 adımı kendi kendine attığını gördüğümüze göre yakındır yürümeyi keşfetmesi :) Bize düşen sabırla bekleyip her adının tadını çıkarmak...

Şehirden uzakta bir "Deniz"

Geçtiğimiz hafta 5 günümüzü Antalya'nın Duacı köyünde, babamın hayallerindeki evde Sarıkonak'ta geçirdik. Senelerin beklentisi, birikimi,emeği ve hayalleriyle bu ev bize çocukluğumuzu, anılarımız yeniden veren bir rüya haline gelmiş meğer. Bizim için en mühimi çekirdek aile olarak birkaç günü birlikte geçirebilmekti. Abimle ben artık yetişkin ve çocuklu insanlar olarak ailemizin yanında kendi ailelerimizle ama yine de çocuk hissederek geçirdik bu birkaç günü. Bizim dışımızda bu güzel anları paylaşanlar da vardı: dayımlar teyzemler ve Antalya'daki kuzenlerimiz ve amcamızdan yadigar halamız ile beraberdik. Herkes kendi iç dünyasındaki özlemleri yaşarken Deniz içinse yeni bir başlangıç, bol bol keşif anlamına geldi bu beş gün. Annem, dayım, yengem ve teyzem bahçeden meyve toplarken kendi çocukluklarındaki memleketlerine döndüler. 
Nazlı havuzun ve bahçenin tadını çıkardı. 

Deniz'e yürümeyi öğretmeye çalıştı.
Abim ve ben çocuklarımızın mutluluğunu seyrettik. Didem ve Özkan da sanırım öyle. Ha Özkan bol bol balkon keyfi yaşadı ki bu onun için çok mühimdir. Babamsa bütün ailesini bir araya getirmenin gurunu yaşıyordu sanıyorum orda bulunduğumu her. 
Beş gün boyunca şehirden uzak ayaklarımız sürekli toprakta, çimenlerde geçirirken ne 


Ne Antalya şehir içi ne İstanbul ne de herhangi bir şehri özledim. İnsanın doğaya müthiş özlemi bu olsa gerek. Günün her saati sadece kuş sesi duymak, geçen tek tük arabaları saymak, yeşilliklerde çıplak ayak yürümek, ağaçtaki meyvelerin büyümesini seyretmek, İstanbul insanının en büyük eksikliği olan balkonda saatler geçirmek paha biçilemezdi. Dört duvar arasına sadece uyumak için girdik diyebilirim.


"Sarıkonak" bundan böyle bizim şehirden ve telaşından uzaklaşmak istediğimizde kaçabileceğimiz evimiz, bahçemiz,sığınacağımız liman. Bize bu mutluluğu ve çocukluğumuzu geri veren babama ve emeklerinden dolayı anneme sonsuz minnetlerimle.