30 Aralık 2013 Pazartesi

Ben Sadece Benimle

Eskiden daha çok yalnız kalırdım kendimle,üstelik keyif de alırdım. Ama hayat iş-ev-çocuk ve kalan zamanlarda sevdiklerimizle sosyalleşme döngüsüne girince kendime ayırdığım zaman giderek azaldı. Haliyle bu bir normal süreç tabi. Ama doğrusu bu değil. İnsan ne yapıp edip her şeyden uzaklaşabildiği kendine ait vakitler yaratabilmeli. Bir odada müzik dinlemeli, uzun uzun yürümeli, film izlemeli, şehrin en sevdiği semtinde saate bakmadan dolaşmalı, alışveriş yapmalı ne bileyim hiç vakti yoksa evine en yakın kafede oturup bir kahve içmeli mesela. Sessizliğini dinlemeli, etrafına uzun uzun bakmalı, mümkünse aklında hiçbir şey olmadan sadece kendini düşünerek...eğer mümkünse..İnsanın sorumlulukları da yaşıyla beraber büyüdükçe aklından geçenlere, düşüncelere, planlara "dur" diyemiyor. Öyle ki Deniz doğduğundan beri kitap okumakta bile zorlanır oldum. Oysa insanı kendi dünyasından en çok uzaklaştırabilen "okumak" değil midir? Tek okuyabildiğim çocuk gelişimi hakkında kitaplar yazılar. Belki sürekli "twitter" okumak da etkiliyor beni. Sürekli her şeyden haberdar olma zorunluluğu hissettiriyor ya memleket insana!!! Ama sosyal medya bazen bir yanılgıya dönüşüyor çünkü bir roman karakterinde kaybolmak gibisi yok. İşte tıpkı kitap okumaya konsantre olabilmek gibi kendine de dalıp gitmek lazım arada. Kendinle konuşur gibi, kendi elinden tutar gibi gezmek ve sadece durmak. Dükkanlara girip çıkmak, küçücük bir şeye" zaman alıyor" diye hayıflanmadan, kimseyi bekletme telaşı olmadan dakikalarca bakmak lazım. Kendi istediğin sokakta sallana sallana yürümek, kalabalıklarda güzel gözlü insanları seçmek, en sevdiğin kafeye gidip oturmak, istediğin daktiloyu aramak, deniz kıyısına inmek..Geçenlerde yapabildim bunu. İşten izin aldım, çocuğu, eşi dostu bırakıp kendime bir gün armağan ettim. Tabi ki Kadıköy sokaklarında..Çocukluğumda, gençliğimde gezindim durdum.Bana unutulmaz anılar veren caddeden geçtim, iskelenin önünde belki bininci kez durdum, sevgilimle aylak aylak gezindiğimiz günleri hatırladım. Uzun ve keyifli bir kahvaltı yaptım, biraz camdan dışarıyı seyrederek biraz da kitap okuyarak. "Sonra sağa mı dönsem yoksa sola mı" diyerek yürüdüm, kapılar buldum daha önce görmediğim, duvar yazılarını okudum, alışveriş yaptım, Moda'da güzel bir köşe keşfettim, kahve ve bira molası verdim kendime. Sırt çantamı doldurdum, yoruldum, yürüdüm, yoruldum, yürüdüm. Saate bakmadım, plan yapmadım, öğrenci gibi hissettim neredeyse. Güzeldi, yine olsa yine yaparım ve evet yapmalıyım :) Herkes yapmalı hatta. Yalnız kalmak sürekli olmadıkça güzelmiş :)

Hiç yorum yok: