27 Ekim 2013 Pazar

Yürümek Güzeldir

Vakit gece yarısı. Saatlerin geri alındığı o ilk tedirgin edici gündeyiz. Evet biraz kendime yazdığım günlük gibi olacak bu satırlar biliyorum. Varsın öyle olsun bu sefer. Kontolü meslek edinmişim ya kendime. Düzeni, tam ve doğru olmayı. Oysa büyük şehirde yaşayıp, ev-iş-çocuk ve sosyal hayatın arasında sıkışıp kaldığında kontrolünü sakince elinden bırakmak en güzel çözüm. Kontrolsüz, plansız ve koyvermiş yaşamak gerek artık. Evet alışkanlıkları bırakmak zor ama asıl seni böyle tanımış insanlara törpüleniş halini anlatabilmek zor. İç hesaplaşmalarının henüz bitmediğini fark ettiğim bugünlerde artık kendimi sonsuza dek kontrol dışına alıyorum. Plansızlık öyle güzel şey ki bazen. Öyle ki yürümenin ne keyifli ne rahatlatıcı bir aktivite olduğunu bu yaz yeniden hatırladım mesela. Tabi yanımda canım kadar sevdiğim biriyle. Hiç mi yürümedim ben uzun uzun sanki. Bu şehrin birbirinden en alakasız semtlerinde ve hatta en alakasız insanlarla yürüdüm uzun uzun. Yürürken çok konuştum çok dinledim. Kavgalarla, kalp ağrısıyla ve bazen de aşkın heyecanıyla yürüdüm..Ama yalnız yürümeyi de sevemedim gitti. Bugün düşündüm; keyif alarak ve yolun nereye gittiğine bakmadan yürüdüğüm kaç insan oldu hayatımda? Kaçıyla hala yürüyebiliyorum peki? İşte O insanlardan biriydi bu gece yanımdaki. İlk anlarında hiç de iyi hissetmiyordum aslında. Ellerimi cebimden çıkarasım, saçlarımda rüzgarı hissedesim yoktu. Sonra yürüdük yürüdük, kendimizi Kadıköy sokaklarında bulduk sonunda. O yol kaç farklı duyguyu taşıdı yine? Kaç ruh hali gelip geçti yanımızdan, içimizden. Neleri düşündük, nelere gülümsedik içimiz acıyarak. Ne kavgalara kahkaha atabildik seneler sonra...Gecenin sonunda iyi hissediyordum. Taze bir sabah uyandım gecenin bir saati. İşte belki de sırf bu yüzden "yürümek güzeldir". Ve bazı "ilk" ler gerçekten hiç unutulmaz.

Hiç yorum yok: