25 Ağustos 2012 Cumartesi

Deniz'in İlk Bayramı ve Büyükada


Geçen sene bu vakitlerde henüz 12 haftalıktı minik meleğim.  2011 Ramazan Bayram'ında bu senenin, onun ilk bayramının hayalini kurduğumu anımsıyorum. Şimdi koskaca bir sene geçti ve kızımızla ilk bayramımızı geride bıraktık. Bir bebeğin büyümesini seyretmenin keyfi...Onunla her şeyi ilk kez yaşamanın keyfi çok güzel çok. Bir bebek gibi taze bir sevinç, merak ve telaşla yaşamanın tadı çocuk büyütmenin tüm zorluklarının üzerine geçiyor...

Annemlerle Büyükada'da geçirdik bayramı. Amacımız hem şehirden uzaklaşmak hem de yollara da düşmemekti. Bu amaç için "ada" harika bir seçimdi. Bizim tontişler iki numaralı torunlarıyla bayram geçirmekten pek memnundular. Deniz'inse keyfine diyecek yoktu. Hatta ilk bayram harçlığını bile aldı kerata :) Diğer yandan anne ve babasıyla 5 günü 24 saat geçirmek onu çok mutlu etti. İyiden iyiye insana alışır oldu kuzum. Birileri sürekli onunla ilgilensin, oynasın ister oldu. Sadece onunla sohbet etmek, uydurma şarkılar söylemek bile onu uzun süre oyalıyor ve mutlu ediyor. Bizim de canımıza minnet. Her anımız başka bir keyif, keşif. Hem çocuk sahibi olmaya karar verdiğimizde birbirimize verdiğimiz "çocukla gezmeye devam" sözünü tutmak anne-baba olarak da hala birbirine aşık bir çift olarak da bizi çok mutlu etti. Evden uzakta geçen bu iki günse bizim için denemeydi. 

Adalar İstanbu'llular için en güzel kaçışlardan biri. Oturduğumuz semte 35 dakikada ulaşabilecek hatta uzaktan görebilecek mesafe olmak ve aynı zamanda sessiz,sakin, şehri hiç hatırlatmayan biryerde olabilmek ancak Ada'larda mümkün. Hele ki arabaların olmayışı benim için en tatmin edici sebeplerin başında geliyor. Her ne kadar bayramın kalabalığını fazlasıyla yaşasak da yine de büyük şehrin yorgunluğunu hiç hissetmiyor insan. Hele ki günübirlikçiler gidince veya henüz onlar gelmeden sabahın ilk saatleri çok keyifli. Küçük yürüşler, balık kokuları, sabah tüm adadan duyulan vapur sesi çok dinlendiriciydi. İstanbul'un yagene plajları, Ege kasabalarını hatırlatan güzel denize bakan sokakları, bol ağaçlı bahçeleriyle beni çok mutlu ediyor Büyükada. 
Benim için en özel mekanı ise büyülü Splendid Otel. Birkaç sene evvel yine huzur veren bir haftasonu için kaldığımız Splendid Otel insanı 1910'lara kadar götürüyor adeta. Odalarından, lokantasına, asansöründen, lobisine ve dinlenme salonlarına kadar her yer müze değeri taşıyacak kadar eski hali korunmuş. Eski zamanları bir nebze de olsun yaşamak isteyenler için ideal. 


Faytonların geçişi hala yüzümde bir tebessüme sebep olsa da atların o kadar yorucu çalıştırılması hiç hoşuma gitmiyor. Derhal başka bir çözüm bulunması ve zavallı hayvanlara daha fazla eziyet edilmemesini canı gönülden diliyorum. Bence bunun dışında Büyükada sığınacak çok güzel bir liman. İster kış ister yaz olsun, şehirden kaçmanın en kısa en güzel yolu. 
Bizim Deniz hanım'la bundan sonraki gezilerimiz inşallah bu kısa tatildeki gibi güzel ve keyif verici geçer. Nice sağlıklı ve birlikte bayramlara..