19 Nisan 2011 Salı

Bir Balıkçı Köyü - Kıyıköy

Bahar mevsimini şehrin beton yığınlarından uzakta, doğa içinde geçirmeye söz verdik. Aniden yola koyulup Şile fenerinde geçirdiğimiz pazar ardından Kıyıköy'e gitmeye karar vermiştik. Hazırlıklarımızı bir gece geçirmek üzere yapıp arkadaşlarımızla Cumartesi sabahından yola koyulduk. Keyifli geçen iki saatlik yoldan sonra köye ulaştık.


Burası Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı küçük bir balıkçı köyü. Mübadeleden önce çoğunlukla Rumların ve Bulgarların yaşadığı köyün eski adı "Midye". Köye girer girmez kendinizi sahile attığınızda muhteşem manzara ile karşılaşıyorsunuz. Balıkçı teknelerin limanı, küçük bir kayıkhane ve yeşillikler arasında göz alıcı bir koy. 


Trakya insanını, sarışın renkli gözlü çocukları görmek; sevimli şivelerini dinlemek istiyorsanız tüm bunlar için çok uygun, el değmemiş bir köy.Ayrıca bolca sokak köpeği var. Fakat bu köpekler o kadar tembel ve sakinler ki...Bolca yavru köpek gördük, hepsi birbirinden sevimli.
Aya Nikola Manastırı ziyaret ettiğimiz yerlerden biriydi. Dünyanın en eski taş oyma manastırlarından biri olan manastır 6. yüzyıldaki Jüstinyen döneminde yapılmış. 
Kayalara oyulmak sureti ile oluşturulan manastırın zemin katı kilise daha aşağıda bulunan bodrum katı ise ayazmadır. Ayrıca keşişlerin dinlenme ve ihtiyaç hücreleri de mevcuttur.
Bizim gibi fotoğraf çekmek gibi bir merakınız varsa;bu köy çok fazla alternatife sahip. İster kayığını tamir eden köylüyü, ister tamirden çıkan teknesini suya indiren ve ona yardım eden onlarca balıkçıyı, ister eşsiz nehir-deniz manzaralarını isterseniz de yeni filizlenen kır çiçeklerini ölümsüzleştirebilirsiniz.




Elinizde fotoğraf makinaları ile keşifler yaptığınız, güzel insanlar, eşsiz sokaklar tanıdığınız yorucu günün ardından, bu güzel köyün güzel manzaraları eşliğinde tazecik balıklar, lezzetli mezeler ile rakı içmek büyük keyif. Hele ki yanınızda sevdiğiniz insanlar varsa. Tabi dönüş yoluna çıkmadan güzel bir köy kahvaltısı yapmak şart.