13 Ocak 2011 Perşembe

Her İnsan Bir Hikaye

Hayatı öğrenmek için ve sevmek için tek ihtiyacımız "insanlar". İnsanları sevmekle başlar her şey. Çünkü tek bir insan bile sonu belirsiz romanlar, yepyeni kapılardır. Bugüne dek ne kazandıysam veya her ne kaybettiysem hep insanlardan dolayı değil mi? Her sevgi yeni bir insanın dünyasına götürmedi mi beni? Onların yaşamlarını kendi yaşamıma en yakın biçimleriyle yaşadım, duygularını paylaştım, bazılarına çok şey verdim bazılarındansa çok şeyler aldım. Ama iyi-kötü her ilişkiden mutlaka bir şeyler kazandım. Yanında huzuru bulduklarım, çocukluğumu elimden alanlar, yaşama sebeplerimi önüme serenler, gidenler-kalanlar, benimle yola çıkıp bensiz devam edenler, yol boyu kalacağını hissettirenler, gidip de geri dönenler, öfkeyi  hediye edenler, kırıp darmadağın edenler, bir gülümseyişle bin yıllık dostum olanlar, uzaklarda bile yanımda kalmayı başaranlar.
Daha küçük bir çocukken başladı "yeni insan" arayışlarım. Kalbimde yeri değişmeyen onlarca insana rağmen hiç durmadan aradım. Bazen yedi kat yabancı insanları ailem bildim, bazen kan bağlarını yok saydım. Ama hiç vazgeçmedim yeni insanları keşfetmekten. Her defasında aynı heyecanla aynı özenle sevdim. Yorulmadan, sebep aramadan, vazgeçmeden sevdim. Kıyıda köşede, kendi dünyasından başını kaldırmayan, bazen kimsenin bilmediği-bilemediği insanları buldum. Onları kendi dünyalarından dışarı çıkarmak, hikayelerini dinlemek bana ilaç gibi geldi. Hep bunu yaşama sebebi olarak gördüm.Her insan başka bir yaşam başka bir dünya olduğu için çok yorulduğum dönemler de oldu. Herkesden uzaklaşmak istediğim, sırtımdaki yüklerin boyumu aştığı günlerde bir yolunu bulup yine "O" insanlarla tazeledim kendimi. Bir zaman sonra bunun benim yaşama amacım olduğunu kabullendim..Biliyordum ki, hiç bitmeyecekti bu arayış..Son nefesime kadar devam edeceğim yepyeni güzel insanları arayıp bulmaya, hikayelerini paylaşmaya...

Yetişkinlik Çağı

Daha ilk gençlik yıllarımda farkındaydım; 20 ile 30 yaş arası geçen yılların ne kadar önemli olduğunun. Evet, bir ömrün her yaşı ayrı güzeldir ve her yaş her yıl yeniliklere, değişimlere açıktır. Fakat yetişkinliğin ilk adımları bu 10 yılda atılır. Yaşamının belki en önemli kararları, yol ayrımları bu yaşlar arasında yaşanır. Dostlukların sağlamlaşır, kendi aileni kurar hatta şanslıysan anne-baba olursun. Ve malesef hesapsız yaşadığın ilk gençlik yılları sona ermiştir. Artık adımlarını daha sağlam atmalısın. Hatalarının geri dönüşü zorlaşır, yarım bıraktıkların için zaman azalır. Yaşamın hızlı koşuşturması içinde vakit ayıramadıklarına hayıflanır olur insan. Yine de her şeyin yerli yerine oturduğu, aynaya baktığında yüz hatlarının bile oturduğu bu yaşlar güzeldir. Çabucak geçen ilk gençlik yılları ders olduysa eğer, bu yaşları tadını çıkararak yaşarsın. Eskisi kadar hesapsız yaşamasan da olgunlukla geçirirsin güzel günleri..Umutla, güzel değişimlerle...

11 Ocak 2011 Salı

Başlangıç

Yepyeni bir yıla bu kez insanlarla paylaşabileceğim bir defterle başlangıç yapıyorum. Kendimi bildim bileli severim defterleri ve yazı yazmayı. Hiç bir zaman kendimi zorlamadım ama hep kendimi yazarken buldum. Sebepsiz yere bazen ama hep birilerine yazdım durdum. Sevmek gibi durup düşünmeden, aniden ve içimden geldiği gibi yazdım hayatımı güzelleştiren insanlara. Onlara anlattıklarım aslında hep aynı başlık altında toplandı; "insan sevgisi"...Bilinçli olmadan yaptığım her şey hep aynı kapıya çıktı. 
Bundan önce olduğu gibi son nefesime kadar yarım bırakmayı istemediğim bir tek 'yazmak' kalıyor bana. Tam da yarım bıraktığım şeyleri düşünüp hayıflandığım bir dönemde..Bu yazı güzel bir başlangıç olsun ve anlatacaklarım, hissettiklerim ve hatta hayıflandıklarım  hiç tükenmesin.